“ Beni de çek oğlum”
Karadeniz’e Artvin’e gitse aklı burda annemin 3 yıl önce Ağustos ayında aramış : “ Oğluuum
Kozan’da serinmiş gelsem mi acaba” demişti.
Feke Bahçeler yaylasına gitse yine aklı burda... Eskimantaş’a
seyrek gelir ve sabah erkenden,
tansiyon, kalp haplarını ve
çantasını alır incir ağacının altına oturur, gitmek ister evine... İnsan yaşlanınca evinden başka yere sığmaz! Bizim de olacağımız belli değil midir? Annem Çukurova’nın yerli Turaç kuşu gibidir. Nereye gitse evini arar, Biraz da dışlıksızdır... Ağlar, ağlatır insanı. Babam kavga ettiklerinde annem için:
“ Ölüsü içini yakar, dirisi ananı ... halleder” derdi. Kendisi de zor adamdı...
Nesi kolaydı ki tüm yaşadıklarımızın! Her bir anımızın bir çentiği beynimizde çakılı, hiiç çıkmıyor? Hiç bir şeyi de unutmuyorum...
××××× ×××××× ×××××
Zamanla geçmişin acıları bal da oluyor, bal sandıklarımız da zakkum çıkıyor! Anam anam zümrüt gözlü, sıcakkanlı anam Bizim baba tarafı da çok fesattır birgün babam yine anneme dönerek:
“ Yakınlarını görünce canını,
nefesini verecek sanıyorsun”
demişti.
Sürekli yargılayan geninden gelen sesle... Ama babam çook yüksek vicdanlı ve insanların arasını asla açmak istemeyen birisiydi.
Kimseleri aldatmaz, menfaat için Her yol mübahtır anlayışından nefret ederdi. Büyüklerine saygı duyardı. Nezaketsizliğe asla pirim vermezdi
Hazırcevaptı...
Birgün babam annemi doktora götürmüş, büyükannem doktorun hiç konuşmadığından söz etmiş,
beğenmemişti... Babam anne
anneme dönmüş ve kaşını
çatarak:
“ Baba bir daha kızını doktora
değil avukata götürelim, o iyi
konuşur!”
××××× ××××××× ×××××
Annem henüz 50’sinde iken
babam göçmüştü öbür aleme...Babamın hayali kaldı, sıtması da az tutuyor gayri?! Hele çocuklarla mezarlığın yanından hızla geçerken, için için düşünüyorum! Alıştık
babamızın yokluğuna ama asla unutmadık, sanki beraberiz, bende yaşıyor ben gibi...
Anama ise Allah ömür verdi.
Eskiye oranla daha rahat şimdi. Ancak hareketleri iyice ağırlaştı. Şikayetleriyse hep vardı....
Geceleri bazen kendimi kaldıramıyorum. Allah’ım anneme direnç ver diyorum. Onun bir nevi yaşama sevinci gibiyim. Nereye gitse beni arıyor İşin garibi ben de o bir yere gidince boşluğa düşüyorum...
Aman aman Allah’ım sağlık ver, hayatın kötü sürprizlerinden koru diyorum, bilmiyoruz nereye kadar?
Yıllar önce bizim Cihan hoca
yazmıştı “yaşayıp gidiyoruz işte’ misali
Bizden doğmalar pek dert
etmiyorlar gibi! Acaba biz de mi
böyleydik?
Hayır. Ben kamu mali gibi
hissettim çoğu zaman kendimi, hoş değil ya halen de öyleyim!
Şimdi ki nesil pek bireyci? Aman kendini gerçekleştir diyorlar onlara. Onlarsa her hareketi, her davranışı özgürlük savaşına döndürmekte ustalar...
Gaz lambalarında ders çalıştık
tekerlemesi yapmıyoruz da pek benciller be! Bizse sencil, oncul, ortada yokuz! Bir geçim derdi
tutturduk hiç bitmiyor! Hödük
gündeliklerden gına geldik.
Mikroplar virüs saçarlarken aleme Sürekli bir çatışma, bitmeyen bir negatifizm içinde enerji hırsızlarken, kötülüğün efendileriyle hep ayrı
kulvarlarda olmayı yeğledik...
Bizde söz bitti, yazı devam ediyor. Yaz yine çekilmiyor,. Ömür törpüleri tepelerimizde hiç gitmiyor!
Annemle zamanı durdurduk mu? Bilmem ki! Gidiyoruz gündüz gece...
Bindik bir alamete, gideyok kıyamete amanin!
Demine devranına, ip tutanına, baharına, yazına, kışına, aldığımız nefese bin şükür...
Aman anam, yaşa anam, gölgen dursun, boşver babamın dediğini, az sonra değişir o...