istanbul escort istanbul escort bayan
OKULLAR AÇILIYOR

OKULLAR AÇILIYOR

ABONE OL
Eylül 11, 2025 10:28
OKULLAR AÇILIYOR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir öğretmen sonsuzluğa dokunan bir kalemdir…Öğretmenlik geleceği inşa eden kutsal bir meslektir..
Bir öğretmen yalnızca ders anlatmaz, aynı zamanda umut aşılar, ilham verir ve hayatları değiştirir…
Ne diyordu M. Kemal Atatürk
“Eserinin üzerinde imzası olmayan yegane sanatkar öğretmendir.”
2025-2026 Eğitim-Öğretim yılının tüm okul idarecilerine,
öğretmenlere, velilere, öğrencilere ve okul çalışanlarına hayırlı uğurlu olsun..

BİR ÖGRETMENİN ANISI…

Bir gün sınıfta şartlı cümleleri
anlatıyorum. Aralık’tı aylardan.
Tahtaya İngilizce bir cümle yazdım.
“Evet, çocuklar, tahtada ‘Eğer çok zengin olsaydım, anneme alırdım yazıyor. Cümledeki boşluğu, hayal gücünüzü de kullanarak doldurun.
Anlaşıldı mı?” dedim. Anlaşılmış olmalı ki herkes sessiz bir şekilde, Dağıttığım küçük kâğıtları aldı.
ve gözlerini tavana dikip
düşünmeye başladı. Beş dakika
sonra sınıfı dolaşıp kâğıtları
topladım ve tek tek okudum. Uzay gemisi, Ferrari, Miami’de yazlık, Maldivler’de ada… Ben okuyorum, sınıf gülüyordu.
Son kâğıdı içimden okudum.
“If I were rich, I would buy flowers for my mom.” Cümlenin sahibi, o sene sınıfa yeni gelen çelimsiz, İçine kapanık bir çocuktu. “Aramızda çok duygusal bir arkadaşımız var!” dedim.
“Selim, kalk bakalım. Ne yazdığını arkadaşlarına söyleyebilir misin?” “Çiçek alırım, yazdım öğretmenim.” Sınıfta hafif bir kahkaha koptu. “Ben çok zengin olduğunuzu düşünün, Hayal gücünüzü kullanın” demiştim.
Buna rağmen çiçek alırım yazdığına göre, Önemli bir sebebin olmalı”
dedim. Bir süre sessizce bekledi,
sonra ayağa kalkıp, “Aklıma başka bir şey gelmedi öğretmenim” dedi usulca. Yüzünde Mona Lisa
tablosunu andıran, Gülmekle
ağlamak arası garip bir ifade vardı.
“Oğlum, dalga mı geçiyorsun?”
dedim sertçe. “Aklınıza bir şey
gelmesi için illa not mu vermemiz gerekiyor?” Hiç cevap vermedi.
Kâğıtları geri dağıttım. Sınıf; çalan zille birlikte, Kovanı kurcalanmış arı sürüsü gibi bahçeye aktı.
Dışarıda ince bir yağmur yağıyordu. Ertesi sabah okula geldiğimde,
Selim’in babasını lobide beni
beklerken buldum. Önündeki
sehpada bir gün önce sınıfta
dağıttığım, Buruşuk kâğıt parçası duruyordu. Oturup biraz konuştuk.
Kısa bir görüşmeden sonra ayrıldı. Zorlukla zümre odasına doğru
yürüdüm. Başım dönüyordu.
Hıçkırığa benzer garip bir şey,
Diyaframdan gırtlağıma kadar
tırmanmış, Patlamaya hazır
bekliyordu.
Kâğıttaki küçük boşluğu çiçekle
dolduran Selim’in, Hayatındaki en büyük boşluğu da, Çiçekle
doldurmaya çalıştığını öğrendim.. Üç ay önce bir trafik kazasında annesini kaybettiğini ve o günden beri, Babasıyla, Hiç aksatmadan her Cuma günü, Annesinin mezarını ziyaret edip mezarlığa çiçek
diktiklerini…
Önceki gece babası duymasın diye, Yüzünü yastığa gömerek sabaha kadar hıçkırdığını… Ve üniversiteden alınan diplomayla öğretmen
olunamayacağını… Hepsini,
hayatımın o en serin Aralık
sabahında öğrendim…”Öğretmenlik sabah gidip öğlen geldiğin,
Cumartesi, Pazar, Sömestr ve yazın tatil yaptığın bir meslek değildir. Öğretmenlik Anne olmaktır.
Baba olmaktır. Ağabey olmaktır.. Kısacası, İnsan olmaktır.” (alıntı)

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r