19 Kasım 2024 Salı
Uzman Peyzaj Mimar Eda Baçnak “Merhaba sevgili okurlar. Sizlere Kent Çalışmaları üzerine yüksek lisans yaptığımı daha önce bahsetmiştim. Bu sebeple kent sorunları üzerine daha çok eğilen toplumcu bir yapım olduğunu biliyorsunuz. Şimdi izninizle biraz kent ve siyaset üzerine konuşalım.
“Kent ve siyaset ilişkisinin kökenleri kentlerin doğuşuna kadar uzanır. Kentin ortaya çıkışı toplumsal bir örgütlenme ile meydana gelir. Bu toplumsal örgütlenme kenti yönetebilme, kentin sorunlarına çözüm üretebilme mekanizması olarak siyaseti geliştirir.” (1)
“Kent ve siyaset birbirinden ayrı düşünüldüğünde hep eksik kalan olgulardır. Kentin görünümünü siyaset oluşturduğu kadar, siyasette kendine mekan olarak kenti seçer. Bu iki olgu birbirinden ayrı düşünülemez.” (1)
Bilimsel veriler kent ve siyasetin birbirini tamamlayan iki unsur olduğunu anlatmaktadır. Ve toplumun sorunlarına çözüm üretme mekanizmasının siyaset olduğunu belirtmektedir. Fakat şu an siyaset dediğimizde insanların ilk aklına gelen (hadi burada durup biraz düşünelim!!! Siyaset denildiğinde sizin aklınıza gelenler nedir???) yalan-dolan, boş vaatler, seçim zamanı insanlar değerli, akraba atamaları, hızlı zenginleşme vb. söylemlerdir. Peki size sorarım siyaset kavramının sizce de içi boşaltılmamış mıdır?
Siyaset demek toplum demektir. Siyaset demek toplumun sorunlarına çözüm üretmek demektir. Siyaset demek önce vatan demektir. Vatanın birliği ve beraberliği demokrasinin uygulanması adına siyaset çok önemlidir.
Atamız konuyla ilgili şunları söylemiştir;
“Bizim açıklık ve uygulanabilirlik gördüğümüz siyasal meslek, millî siyasettir. Dünyanın bugünkü genel şartları ve yüzyılların beyinlerde ve karakterlerde biriktirdiği gerçekler karşısında hayalci olmak kadar büyük hata olamaz. Tarihin ifadesi budur; bilimin, aklın, mantığın ifadesi böyledir. Milletimizin, güçlü, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesi için, devletin tamamen millî bir siyaset izlemesi ve bu siyasetin, iç kuruluşlarımıza tamamen uygun ve dayalı olması gerekir. Millî siyaset dediğim zaman, amaçladığım mâna ve anlam şudur : Millî sınırlarımız içinde, her şeyden evvel kendi kuvvetimize dayanıp varlığımızı koruyarak millet ve memleketin gerçek mutluluğuna ve bayındırlığına çalışmak… Genel olarak erişilemeyecek hayalî emeller peşinde milleti uğraştırmamak ve zarara sokmamak… Uygar dünyadan, uygar ve insanca davranış ve karşılıklı dostluk beklemektir. 1920 (Nutuk II, s. 436-437)”
Atamın izinde, Vatansever Türk Kadını olarak siyasetin temiz, şeffaf, dürüst ve toplum için yapılması gerektiğini düşündüğümden dolayı ülkemizin kurucu partisi olan Cumhuriyet Halk Partisinde Kozan Kadın Kolları Başkan adaylığı yolculuğuna başladım. Bu yolculukta sizlerin huzurunda söz veriyorum. Diğer adaylar karalama çalışmaları yapsa dahi önce vatan daha sonra CHP daha sonra ben, ilkemden dolayı herhangi bir bu tarz girişime başvurmayacağım. Kinden, nefretten, bencillikten uzak, daha birleştirici, uzlaştırıcı ve toplumcu olacağım.
“Şuna da inanıyorum ki, eğer devamlı barış isteniyorsa, kitlelerin durumlarını iyileştirecek uluslararası önlemler alınmalıdır. İnsanlığın bütününün refahı, açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları, kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir. 1935 (Ayın Tarihi Sayı: 19, 1935)” M. Kemal Atatürk
KOZAN KENTİ KADINLARININ SORUNLARINA ÇÖZÜM OLMAK İÇİN BU YOLCULUKTA SİZ DEĞERLİ DOSTLARIMIN DESTEĞİNİ BEKLİYOR, SAYGILAR SUNUYORUM.