istanbul escort istanbul escort bayan
Yalçın Kara

Yalçın Kara

05 Nisan 2025 Cumartesi

BAYRAMDAM İZLENİMLER…

BAYRAMDAM İZLENİMLER…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bayramın mutluluğunu yaşayanlar, bayramı buruk yaşayanlar, her bayramda kaybolan hayatlar ve acılı aileler; bayram gelmiş neyime diyenler…

Yoldan geçerken rastgeldiğim, uzaklardan bizleri takip eden okurun söyledikleri: “20 yıldır Kozanlının eniştesiyim yıllardır değişmeyen yollarınız hala çok kötü. Çile sizin kaderiniz mi?”

Kurdun, kuşun, börtü böceğin, dilsizlerin ve iyi insanların yüzü gözü hürmetine yağan yağmur bereketti.

Bayramlaşma adına göstermelik usullerle ilgilenmiyorum…

Mezarlıkta elleri bidonlarla bekleyen, mezarları sulayan çocuklar bu yıl meteliksiz kaldılar…

Güçlü ve duyarlı bir arkadaşım kanser illetine yakalandı, mezar kaygısından söz etti, Kozan mezarlığında nerdeyse üst üste konulacak, bitmeyen Karabuza mezarlığını neden yaptılar? Diye sordu.

Allah dermansız dert vermesin, mücadele ederiz, aşarız kardeşim dedim. Aşarız inşallah Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli yüzü suyu hürmetine, Ya Şafi…

Tortululu belediye işçisi 5 kişilik ailesiyle kaza sonucunda yok oldular.

Allah’ın garezi yok bize neden dikkat etmeyiz trafik canavarına?

Hep nasıl olsa bizim başımıza gelmez rehavetinden neleri yaşıyoruz!

Ha bu arada kel alaka gibi olacak ama; ülke genelinde yaşananlara bakıyorum: Allah kimseleri herhangi bir iftirayı savunmak zorunda da bırakmasın!

Biliyorum kendimden haz almıyorum gündemden…

Yol yaklaşıyor bitmiyor kaygılar.

Kal-ı kıl; it kılı postal bağı…

Kir içine aksın da bulaşmasın süt beyazlara.

Hindilerim gurk oldu, dizdim yumurtaları altına/ umuda link attım böylece.

Bölük pörçük uykularımda hep kendimdeyim/ hep yorgun.

Savaşıyorum, direniyorum, için için umuda yelken açmak istiyorum.

Kirlenmişlerden uzak, sadeliğe, müdahalesizliğe, özgürlüğe aç

“Sen beni beğendin, ben de seni/ Sen beni beğenmedin ben de seni/ Bakalım kaç beğeni almış, kaç tıklanma var?/ Acaba hakkımda ne düşünürler?” den uzak telefonsuz, televizyonsuz hayatı istiyorum.

 

 

 

Devamını Oku

Kusura bakmayın kahraman filan değilsiniz! Devrimci ile İsyancı Farkı.

Kusura bakmayın  kahraman filan  değilsiniz! Devrimci ile  İsyancı Farkı.
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Fetö terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle yıllarca cezaevinde yatmış ve önceden selamlaştığım bir kişiyle bir arkadaşın
işyerinde karşılaştım.
Bu millete, devlete hakkını helal etmediğini ve bir an önce ülkeyi terketmek istediğini, kendisine adaletsizlik gösterilerek yıllarının heba olduğunu söyledi.
Tabi uzun süre cezaevinde kalmak zor iş, insanın psikolojisi
bozulabiliyor kişi agresifleşebiliyor da.
Hep derler ya, ateş de düştüğü yeri yakar…
Tabi ben Kozan gibi herkesin birbirlerini tanıdığı bir ilçede, berber, esnaf, öğretmen vb meslek gruplarının, alttaki insanların tuzaklara düştüğünü, düşürüldüğünü, tepedeki siyasi kişilerin es geçildiğini filan söyledim, tartışmak da istemedim…
Nitekim bu insanlar gerginler ve maalesef birçoğunun halen
birbirlerini gazladığını, dış dünyaya kapandığını, kendileri
haricindeki herkesi de suçladıklarını görüyoruz..
Bir ara hafiften, Ergenekon sürecini, sınavlarda soruların
çalınmasını, cemaatin yaptıklarını söylemeye çalıştımsa da, hükümetle ortaklıklarını, anayasa oylamalarındaki, kurumları ele geçirme esnasında izledikleri yollardan, kurdukları tuzaklardan bahsettiysem de beni dinlemediğini anladım…
Fetör Borsası’ndan söz ediyordu. Doğru bu işler dönmedi değil, epeycede tartışıldı.
Kısaca rastgeldiğim kişi öfkeli ve kin doluydu.
Uzun uzun düşündüm ve bu yazıyı kaleme aldım.
Şimdi hala kendi gerçeklerini anlamadıklarını görüyoruz.
Hükümet tuzakçı, halk seyirci, cahil, umarsız ve bunlar da
mağdur!
Cemaate söz hiç yok!
Yahu binlerce gencimizin gelecekleri çalınmadı mı?
Dersanelerde üniversite ve polislik, memurluk sınavlarının
cevabını verenlere ne demeli?
Hani bu halk çocuklarının hakları ne olacak?
Cemaat torpiliyle siyaseti dizayn ederek liyakati yerle bir ettiğinizi hala görmüyorsunuz ha?!
Yasama, yürütme, yargı güçler ayrılığı ilkesini birlikte toz duman etmediniz mi?
Devleti ve kurumlarını ele geçirmek için ne canlar ne canlar
yandı, ne haklar ne haklar gitti umrunuzda oldu mu?
O dev gibi adam Kaşif Kozinoğlu, intihar eden subayların ailelerini hiç düşündünüz mü?
Helikopterden denize atılan gazeteci, Hablemitoğlu cinayeti neyin nesiydi?
Bakın insan başına bir şey geldiğinde şòyle bir düşünmeli, ben hangi değirmene su taşıdım da bunlar başıma geldi demeli.
Ha haksızlık, iftiralar olmadı mı, olmuyor mu? Oluyor. Hukuk ve adalet işte herkese lazım.
İnsan bir başkalarının başına gelen kötü hadiselere sevinmemeli, üzülmeli.
İnsan hata yapabilir.
En alttakiler ezildi, yukarıdakiler ya kaçtı ya da isbaşındalar.
Ama kuvvayi milliye kahramanı sanmayın kendinizi.
Eşitlik, özgürlük, adalet; yoksul halkımız için, liyakat için,
Cumhuriyet ve demokrasi için, halk için yatmadınız…
Sizlere devrimci ile isyancı farkını anlatayım.
İsyancı kırılmış gururu için, intikam için, ezilmiş hislerini tatmin için hareket eder. İlkeleri yoktur.
Şahsiliği aşamaz. Aşma gibi bir derdi de yoktur.
Devrimci ise ilkelere, ideallere bağlıdır ve hepsinden önemlisi
toplumcudur ve bir ahlaka sahiptir.
İdealisttir. Ezilmiş ulusunun hakkı peşindedir.
Mustafa Kemal gjbi, İsmet Paşa gibi, Bülent Ecevit gibi halkçıdır, toplumcudur…
Mustafa Kemal Atatürk’ü, devletin laik, demokratik, sosyal
niteliğini ve bunun anayasal koruyucusu olan TSK’yı müşterek düşman gördüğünüzü ve hatta Ergenekon, Balyoz tertipleriyle, kumpas davalarıyla yerle bir etmeye çalıştığınızı gördük.
Olmadı üstüne bir de darbe girişiminde bulunuldu.
Peki hangi devlet bunu hoş karşılayabilir?
Yahu 50 şehit polisin ailelerine birer torba kül verdiler, insaf ayıp ya!
Kusura bakmayın kahraman filan değilsiniz.
Sizlere kim gaz veriyorsa da inanmayın.
Yanlış yapan insanların mahcubiyeti biraz makuliyeti olur. İkinci bir şans ister
Size lazım olan bu. Belki o zaman biraz katlanılabilir olursunuz…
Kusura bakmayın. Şikayet ettiğiniz iktidarın bu kadar güce sahip olması için seçimlere hile sokan da sizin kutsal gördüğünüz ABD’den medet uman, ukuslararası alanda at koşturan, gizli örgütlerle fink atan da cemaatinizdi.
Vesselam cemaat gücüyle kullandığınız ve yerle bir ettiğiniz adaletten şimdi şikayet ediyorsunuz.
Adalet daima herkese lazım…
Komşu ülkelerde olan bitenlere bakıyoruz da radikalliği de, tarikatları da, cemaatleri de, dincilikleri de batsın!
Bizi tuzla buz etmek için, Ortadoğu ülkesi olmamız için küresel güçler ve uzantıları çok gayret ede dursunlar.
Bizler yaşadıklarımızdan ve çevre ülkelerin başına gelenlerden dersler çıkarmak zorundayız.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu ayarlarına dönmek ve sığınmak zorundayız. Birbirlerimizi de hazmederek, tahamülle, akılla,
mantıkla; sevgi ve saygıyla hareket etmeliyiz.
Toplumun birbirlerini yargılamaya, sertliğe, bağırtıya çağırtıya, gerginliğe, hiç bir negatifizme ihtiyacı yok.

Devamını Oku

Ferdi Tayfur Çukurova’nın yanık, içli ve hüzünlü sesiydi…

Ferdi Tayfur  Çukurova’nın yanık, içli ve hüzünlü sesiydi…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çocukluğuma ta 70’li yıllara gittim bir an,.
Genç kızlar çeyiz sandıklarına Ferdi’nin fotoğraflarını çerçevelettirip saklıyor; Kozan Belediye Sineması!nda Çeşme filmini izlemek isteyenler kuyruklarda bekleşiyorlar.
Filmi izleyen herkesin gözleri ağlamaktan şişmiş; Necla Nazır’ın kötü karakteri canlandıran babası Erol Taş’ı görseler öldüresiye dövecekler…
“Huzurum kalmadı fani dünyada, gelemem sevdiğim kader bağlıyor”
Plaklar, ardından kasetler, filmler hep Ferdiciyiz.
Emmoğlu Muhammet’in sesi taklit etmekten yok oluyor, adeta Ferdi’de kayboluyordu.
Vallahi billahi “ o siyah gözlerinin hayalini görür gibiyim/ ammaan amaaaan/ digel zalim digel hayiiin hastetindeeeeen bu virane handa/ Ölür gibiyim ammaaan.”
Cumhuriyet dörtyolundaki Yesir’in bakkalından Nur sinemasına duyulurdu sesi.
Sonraları uzun Samsun’u emmisi olan babam gibi içe içe sesinin gücünü azalttı, öbür tarafa erken gittiler.
Babam ona çok güzel yer ayarlamış ki ablam rüyasında apaçık görmüş…
Neyse ah Ferdi ah!
80’li yıllarda lisede çoook yadelleri söyledim.
Bakışların bana biraz cesaret versin dedik.
Üniversite kantinini emmoğlu ile inlettik.
Hadi gene köyümüze geri dönelim dedik.
Sonra bir dönem toplumcu müzik Ahmet Kaya, Livaneli varken niye teslimci Ferdi dinliyoruz ki dedim.
Ayrılığı bana sor çıktı, sabahçı kahvesi yine girdi kalbimize. İktidarın ve ortaklarının bugünlerde sık söz ettikleri terör örgütü lideri Öcalan dahi “ Ferdi Tayfur Çukurova’nın ezilmişliğini anlatan yanık sestir” diye yazdı…
Ferdi Tayfur içimizde hep kaldı.
Son yıllarda dahi hiç kopmadık ondan çünkü Ferdi geçmişimiz, hatıramız, çocukluğumuz, ezilmişliğimiz ve ruhsal tatminimizdi.
Filmin sonunda şarkıcı olurken geçmişin intikamını alan onunla birlikte bizdik çünkü…
Öldüğünde çok üzüleceğimizi biliyorduk, şimdi bir durgunluk, bir sakinlik içerisindeyim ve babamızı, arkadaşlarımızı, dostlarımızı, ulan kimleri kaybetmedik ki?
Diyor ona ağlarken aslında geçmişimize ağlıyoruz.
Allah rahmet eylesin.

Devamını Oku

Amcam Nesimi Karaoğlu’nu kaybettik

Amcam Nesimi Karaoğlu’nu kaybettik
1

BEĞENDİM

ABONE OL

O bizim için efsane polisti.

70’li yıllarda henüz ilkokuldayken ” benim emmim toplum polisi oldu” der övünerek anlatırdık.

Namuslu adamdı,

Kendisinin ve ailesinin kursağından haram geçirmedi.

Lüzumsuz boş dedikoduları sevmezdi.

Çok ciddi, mesafeli görünümünün altında şakacı tarafı da vardı.

Henüz ilkokulu bitirdikten sonra annemle babamın yanına gelmiş Kozan’da ortaokul ve lise eğitimini tamamlamıştı.

Sınıf bilincine sahipti. Kaba dürtüyü, hakim sınıfları, totaliter ve otoriter kafaları sevmez, okumayı, bulmaca çözmeyi severdi.

Kozan Devlet Hastanesi’nde sabah saat 8 mesaisine uyan Genel Cerrah Gökmen Kara ile Ankara Kırıkkale’de MKE Müdürü Endüstri Mühendisi Gökhan Kara’nın babasıydı.

Çocuklarına ve ailesine çok düşkündü.

Kayını Sanayi Esnafı Merhum Nihat Ulu’yu da çok severdi.

Hafif, yeyni insanlardan hiç hoşlanmazdı.

Annemin kendisinde emeği olduğu için çok saygı duyardı.

Çok güzel polislik anıları vardı.

Bir gün Mersin’de görev yaparken çok disiplinli bir müdür yardımcısı onu elleri cebinde görünce kızmış ve: ” Ellerin cebinde ne geziyor?” Diye çıkışınca:

” Benim ellerim kendi cebimde başkalarının cebinde değil” demiş.

Amcam iyi insandı.

Topluma faydalı evlatlar yetiştirdi.

Uzun zamandır hastanede yaşam mücadelesi veriyordu.

Bugün 30 dakika önce hayatını kaybetti.

Allah rahmet eylesin.

Saf ve temiz amcam güle güle git.

Bilmem ki orda ne yaparlar, kimler kimlere görükür?

Babama, Maho’ya, Bıçkıya, amcalarıma bizden selam söyle.

Dünya böyle işte hepimiz yeryüzünde bin yıl yaşayacak sanırız ama hayat kısa. Dünya fani. Ölümde herkesin başında.

 

Devamını Oku

İYİLİĞİ HAKEDENLERE YAPIN!

İYİLİĞİ  HAKEDENLERE YAPIN!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yıllar önce, bizim köy yolunda aracımla giderken yolun ortasında ağzı köpürmüş halde sıra sıra yatan ölmüş inekler görmüş, çok üzülmüş, fotoğraflamış “Yazık köylünün ocağına ateş düştü” başlığıyla haber yayınlamıştım.
Dönemin Sevgili kaymakamına da konuyu iletmiş, gariban köylüye 1 inek yardımının sözünü de almıştım, sonrasında kaç defa hatırlattığım halde koskoca devletin kaymakamı sözünde
durmamış geçiştirmişti.
Zatıalileri siyasi propaganda işleriyle pek meşguldü…
Cumartesi günü gerçekleşen bu olay nedeniyle ilçe tarım müdürü bizatihi gelmiş, köylüye ne olduğunu sormuş, durup dururken ineklerinin öldüğü yanıtını aldığını, daha sonrasında yapılan tahlillerde ineklere mazot mu, yaramaz bir ilaç mı sıkıldığının ortaya çıktığını söylenerek anlatmıştı.
Köylü ise kendisine kızan ilçe tarım müdürünün elini havada bıraktığına çok canı sıkılmış, içerlemiş sonrasında bir siyasi partiden aday olan bu bürokrat için “Oy için avucunu yalasın” demişti…

*** *** *** ***
Dün akşam 23:00 sularında köye giriş yaparken baktık duman
kokusu ve alevler sarmış sağ yanı, sordum ahır yanıyor dediler. İtfaiye erleri elektrik kontağından çıktığı söylenen yangını söndürüyordu.
Hemen iş güzarlık ettim, mesleğimiz ya, atladım gidip çekeyim de, eskisi gibi değil zaman değişti, devlet elini daha çabuk hareket ettirir, vicdanlı, idealist yardım elini köylüye uzatacak STK’lar, kişiler de var, diye düşünerekten tam çekim yaparken; ahırı yanan köylünün sesiyle irkildim:
“Çekme! Hele sen hiç çekme; seyire ihtiyacımız yok, çek get burdan”
Ulan yerin dibine girdim. Ortada büyük bir suçlu vardı sanki, o da haberi yapacak kişi ha!
Ne gariptir 10 yıl önce inekleri ölen köylünün ahırında yangın çıkmıştı.
Bozuldum, oldukça şaşırdım. Biz adama nasıl bir fayda sağlarız derken; köylü seyredildiğini
düşünüyor, magazin haberi mi çekiyorduk ki!
Öyle anlaşılıyordu ki köylü efendi sanki yangından memnun olan, sevinen varmış gibi öfkesini kel alaka yere kusmaya çalışıyordu.
“Ulan sen hiç insan değil misin, biz geçmiş olsun diyelim, bir yardımımız dokunur mu acaba peşindeyken sen nasıl oluyor da böyle hastalıklı cümleler kuruyorsun” demenin sırası, zamanı
değildi…
İçim içimi yedi bir şey demedim, tamam, çekmiyorum dedim,
telefonu kapattım, hızla terkettim orayı.
Belli ki adamın için yanmış,
yanmış da sanki diğer 10 muhabir çekim yapıyor o da köylüsüne “Hele sen hiç çekme” diyordu.
Bunu söylerken aslında geçmişteki kaymakam beyin gerçekleşmeyen sözünü hatırlatıyor gibiydi…
(Kimbilir belki de bilinç altında saklamıştır, büyütmüştür)
Yaşadıklarıma ve iyi niyetime oldukça üzüldüm. Ruhbilimsel çözümlemelere gittim…
Başına kötülük gelenler eğer diğer insanların sevindiklerini düşünüyorsa, başkalarının başına gelen kötülüklere de mutlaka kendileri seviniyordur…
Sürekli hayvanlarla iç içe
yaşamak insanları anti
sosyalleştiriyordur.
Bundan sonra sakın iyilik istemeyenlere iyilik yapmaya çalışma!
Herkesle konuşma, herkese
selam bile verme!
Hemen telefondaki videoyu
sildim.
İlk defa köyden soğudum…
Babam rahmetli rüyasında dahi köyü gördüğünde o gün
uğursuzluk yaşadığını, işlerin kötü gittiğini söyler, taşından,
toprağından başlardı…
Ben hep inançlı, mütevazı; fesatlığı, kıskançlığı, kötülüğü istemez, derin insan Abdullah Hoca dedemin torunu olmaya çalıştım.
Ormanları ve hayvanları sevdim, iyi insanlar da daima iyidir zaten.
Günlük hayatta hiç tanımadığımız insanların yüzlerce haberini
yapıyor, insanlara yardım eli uzanması için gayret ediyoruz.
Köylü o hale gelmiş ki, benim
yoluma kum dökeceksin ama,
gıcık aldığım şu adamda bu
yoldan geçiyor, dökmesen!
Size sorarım: Köylü hala milletin efendisi midir?

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.