25 Ekim 2024 Cuma
Nergislere çiğ düştü, zeytinlere kara tavuklar
kondu.. Deliçay kudurdu, yollar ise hala bozuktu..
Seninle el ele yürürdük, Zeynep Hatun
Caminin sokagında, nerde kuş uçmaz,
nerde kervan geçmez hep oralardaydık,
taplacı baban geçer, siyah paltosuyla ülkü ocaklı abin elinde tesbihle bir köşe başında önümüze çıkar korkusuyla, şehrin her sokağında hatıramız olmuştu..Birinci sigarasını çorabımın yanında
saklardım, saçıma limon sıkar,
ayakkabımı kadifeyle silerdim, ağzımda kuru karanfil, ceviz yaprağı çiğner, kömürle dişimi fırçalardım sana gelirken.. eşgalimde hep o çocuk tebessüm, yüreğimde körpe heyecanlar ile hep sana kavuşmak vardı ya..
Karacaoglan Kütüphanesinde yıllık ödev
yapardın da ben dışarda zeytin dibinde seni
beklerdim, kırmızı bisikletimin zincir kapağında esrarlı gözler yazardı, Almanya’dan emmim
verdure parfüm getirmişti de senle ne zaman
buluşsak yüklükte sakladıkları yerden çıkarır üstüme sıkardım.. Necipbey bir yanıtını de berber Veli’de traş olunca yalvar yakar sürdürdüm..bütün bu canhıraş ve dramatik sahneler sadece bir kere uzun uzun bak ta gül diyeydi de sen hep kısa kısa bakar derin derin susardın.. hiç bir zaman bir
araya gelemeyecegimizi bir yuva
kuramayacagimizi biliyordun belki, belki sen yüz yaşındaydın da gözlerin hep çocuktu benim gibi.. Hani şarabın verdiği cesaretle elini tutmuştum imam hatibin arkasında..ellerin titriyordu, benimse kalbim atıyordu, sanki
dunyaya yeni gelmişim gibi.. Seninle küncülü simit yerdik millet bahçesinde..haslanmış darı severdin bir de..bir de kumru kuşlarını
sebepsiz..
İçinde nergis geçen şiirler, sonu neyyse ile biten hikayeler.. ağzımda ki karanfil kokusu..
bir de kahrımı çeken kırmızı bisiklet.
Halâ Kozandayım, sokaklarda..
sen yoksun bu şehirde.. Neyyse… (Kurtkaya)
Günün sözü:
Sordum ustama, insanda vefa
varmı? diye.. dediki insanda vefa arama! İnsan
sıcakta agacın gölgesine sıgınır, soğukta aynı ağacı keser, yakar da ısınır. Öyle işte…