22 Mayıs 2025 Perşembe
İlkokul yıllarımdan beri Kozan spor maçlarına giderim. Genellikle maçlarda davul zurna eksik olmaz. Ben davulun sesini az duyacağım yerlerde otururum. Eskiden Akbaş Mehmet, Savaş abi tribüne gelenleri coşturur, amigoluk yaparlardı. Maça gelenler arasında çok renkli simalar olurdu. Bunlardan Amman Amman Valid, Fırfır Mahmut meşhurdu. Valid dışşın dışşın der, Fırfır Mahmut uzun havalarıyla taraftarın neşesini getirir, adeta onların sevgilisi olurdu. İkisi de vefat ettiler. Son yıllarında cezalı olup stada girememişler, tribünler öksüz kalmıştı. Ben şahsen çok üzülmüştüm. Onlar birer yıldızdı!
Cemal Yılmazda Kozan sporun yıldızlarındandı. Hep sol açık oynamış, Kozan sporun kaptanlığını yapmış, gol kralı olmuş efsane futbolculardandır.. Cemal 1972 doğumlu, 8 kardeşler, evli ve iki çocuk babasıdır. ( Oğlu Sami de iyi futbolcudur).
Uzun yıllar Kozan sporda oynamış, alt yapıda Veysel Kalkan, kaleci Antrenörü Mehmet Tokla beraber görev yapmıştır.
1992 de Maliye sporda, 1997 de Ceyhan sporun formasını giydi.
Kozan spor 3.lig de iken Cemal de kadroda yer alırdı. O günlerde Kozan sporda forma giyen futbolculardan bazıları şunlardı: Kaleci Mesut, Ali, İzzet, Levent, Gürsel, Nesimi, Mesut, Hayri, Tekin, Halil..
Cemal Yılmaz sol ayağını futbolda, sağ ayağını sadece yürürken kullanırdı. Arkadaşları Cemal ı (şaka ile karışık) şöyle anlatırlar. Zorda kalmadıkça kullanmadığı ve birçok ocak söndüren, birçok yiğit deviren sol ayağı var. Bazı maçlarda sol ayağı ile o kadar sert şut atardı ki stat dışına giden toplar yakın yerlerdeki evlerde milyarlarca hasara yol açardı. Bu yüzden Cemal, sol ayağını Belediye mühürler diye korku yaşar çıt çıkarmazdı. Bir rivayete göre de boş vakitlerinde, Hacımirzalı köyü yakınlarında sol ayağı ile cupbal, karatavuk, serçe avladığı bile söylenir. Önemli bir ayrıntıda, Cemal benim hoşgün talebelerimdendir..
Cemal futbolcu…
Cemal efendi..
Cemal ahlaklı..
Cemal adam gibi adam..
Sarı fırtına Cemal Yılmaz a bundan sonraki (emekli) hayatında başarı ve mutluklar diliyoruz… Not: Cemal ile Gazeteci Yalçın Kara’nın, ikiz gibi benzerlikleri vardır.)
Günün şiiri:
Kozanın
Çaybaşı çocuklarıydık bizKendi çapında deli, icabında kanlıydık.
Komşu kızına bakmayı ayıp sayardık.
Demli çay kıvamında köşe başı sohbetlerimiz vardı.
En kötü alışkanlığımız Samsun sigaramızdı.
Kavgalarımız ya mahalle maçından
Ya da Hacı Bahri Emminin duvarına sevdiğimizin adını yazmaktan çıkardı.
Mustafa, Hatice yazardı, ben de senin adını.
Çok dayak yedik bu Mustafa’nın yüzünden.
Kaçamaz illa yakalatırdı bizi
Bak Mustafa, Hatice’ye kavuştu
Ama ben seni bulamadım ben sana kavuşamadım.
Şimdi doksanlarda adını yazdığım duvarı da yıkmışlar
Ve sensiz geçen ömrüme son kurşunu sıkmışlar…
(alıntı)
KOZAN GÜZELSE SEBEBİ SENSİN MAHMUT!!
Gençtik, çocuk sayılırdık o zamanlar. Biz bize kasetçilikte 90’lık kaset doldurttuğumuz günler. Çay başında Yanık Yusuf un, Göde Ertuğrul’un, Zidan Zekinin bütün güllelerini kazanıp avuçlarıma döktüğüm anlar. Lan gardaş, çöpçüler çöp arabasına yetişemeyecek diye çok korktuğum duygusal zamanlar…
Bugün 18 Nisan Cuma. Saat 11:00 civarında Mahmut’u gördüm. Yine eski Kozan Belediyesi’nin orda yolları süpürüyor. Eliyle çer-çöpü topluyordu. Beni görünce
“Oo.. Tayfur abi nerelerdesin sen ya” dedi. Ordan burdan biraz sohbet ettik. Süpürgesini bıraktı, caddedeki esnafın taburesine oturdu. Nasıl gidiyor, sıcaklar aniden bastırdı dedim. Ne olsun süpürüyoruz, görevimizi yapıyoruz dedi.
Sonra birden abi acıktıysan tablacı balık Zekiden yayla domatesi, salatalık alayım yeriz ha deyince, yok sağolasın deyip girdim koluna hadi bakalım gidelim Özbaşılı Ali Koç un yanına, sana çaycı Topuzdan duble bir çay ısmarlayayım dedim ve Andıl caddesine doğru yürüdük beraber.
Mahmut Özübek…1977 doğumlu, Bir kız çocuğu babası. 2010 yılında Belediye Başkanı Kazım Özgan’ın ikinci döneminde Belediye’ye girmiş, temizlik işlerinde çalışmaya başlamış. Belediye başkanları, Musa Öztürk ve Mustafa Atlı zamanında çalışmaya devam etmiş. Hiçbir zaman siyasetle uzaktan yakından ilgilenmemiştir. Önceleri Tavşantepe mahallesinde oturuyordu, şimdi Aslanpaşa mahallesine taşınmış. Anne babasını daha çocukken kaybetmiş. 5-6 ay sonra EYT den emekli olmanın hayalini kuruyor.
Bende Kozan Belediyesinde çalışırken, bir gün Saimbeyli Caddesindeki bir bankada sıra bekliyorum. Bana sıra gelince baktım maaş yatmamış. O zamanlar maaşlarda bazen aksama oluyordu. (Muhasebeci, okul arkadaşım Mehmet Tatan’dan avans isterdik). O sırada Mahmut beni seyrediyormuş. Hayırdır abi dedi. Bende durumu anlatınca hemen cüzdanını çıkardı, bende biraz para var istersen vereyim dedi. Baktım az bir parası vardı cüzdanda. Oda maaşını alamamış, ama istesem üç beş kuruşunu da bana verecek.
Mahmut işçi..
Mahmut emekçi…
Mahmut gözü, gönlü zengin biri…
Mahmut adam…
Bu âlemde zor bulunanlardan, nesli tükenen insanlardan. Diyorum ki: “Keşke çörü, çöpü değil de, dertleri acıları süpürseydin be Mahmut!!
Kozan spor as başkanı İsmail Erol bu hafta Toros TV’nin canlı yayın konuğu oldu. İ.Erol Toros TV’nin “Güngörle Spor Programında Hamza Güngör ün sorularını cevapladı. İşte Erol un konuşmalarından satır başları:
Şampiyonluğa ulaşırken meşakkatli yollardan geçtik. Önce Kozan’ımızı sonra Adana’mızı en güzel şekilde temsil edeceğiz. Bizi bal Ligi’nde zorlukların beklediğini biliyoruz. Çalışmalarımız hiç durmadan devam ediyor.
3.ligden düştükten sonra, bal ligine ve amatöre kadar düştük. Çok zor şartlar altında mücadele ettik. İnşallah bu yıl hedefimiz tekrar 3.lig.
Başkanımız Volkan Bayrakçı gecesini gündüzüne kattı. Maddi manevi bize çok destek verdi.
Belediye Başkanımız Mustafa Atlı her zaman destek verdi, her zaman bizimle beraberdi.
Çok zor dönemler geçirdik. Stadımız yıkıldı. Maçlarımızı Ceyhan da, İmamoğlu’nda oynamak zorunda kaldık Taraftarlarımızdan yoksunduk. Bu sene taraftarlarımızla buluştuk. Stadımız her maç tıklım tıklım doluydu. Taraftarlar bize sahip çıktı. Bu sene onlara güzel günler yaşattık.
-Cengizhan hocamıza, Murat hocamıza çok teşekkür ediyorum.
-1997 yılında elim bir kazada hayatını kaybeden Sami Açıkgöz e rahmet diliyorum. Kozan Spor layık olduğu 3. Lige çıkacaktır..
Günün önerisi:
Kalıcı dostluğun malzemeleri..
Güler yüz..
Açık yürek..
Tatlı dil..
Sevgi..
Hoşgörü..
İyi niyet..
Dürüstlük..
Göz kararı saygı..
Günün sözü:
Vefâlı insan, Birçok zararınızı da görse, Bir iyiliğinizi unutmaz.
Nankör insan, Bir tek zararınızı görse, Bütün iyiliklerinizi unutur.
Bu sebeple; “Kalpler insanın evidir. Her çalanı misafir etmeyin”
Günün şiiri:
Bazen sarılmak ister insan “Sevdiğine”
Nedensiz, niçinsiz, sebepsiz..
Sadece onu hissetmek ister. Burnunda kokusu olsun ister.
“İnsan sevdiği ile İyileşir”
Bizler de bir vakitler çocuktuk, hayallerinden yokluklara yama yapan.
Yağmur kış kıyamet. Doksanlı yıllar. Kozan da Sabaha karşı, Andıl ayazına aldırmadan babam Gö Osmanla beraber, Şimdiki gibi olan yollarda, çamura bata çıka, çarşıya gidiyoruz.
Ellerim donmuş. Babamdan yalvar yakar deri eldiven istiyorum. Akbaş Enver abinin tablasında görmüşüm. Simsiyah, fiyakalı, parlak eldivenler. İlle de benim de olsun…
Babam duruyor yolun ortasında. Ben “Kızacak mı bana?” diye düşünürken, o elimi alıp üç yerinden yamalı ceketinin cebine sokuyor ve “İnsan eldivensizlikten değil, sevgisizlikten üşür.” diyor. İşte, bu da benim ilk hayat dersimlerimden biri oluyor. O gün bugündür, ne zaman ellerim üşüse, sevdiğim birine sarılırım.
Ten teni ısıtmalı, ten tene iyi gelmeli. Yoksa şu hayatımıza doldurduğumuz ıvır zıvır eşyalar bizi kandırmaktan başka bir işe yaramıyor. Bir işe
yaramayan ıvır zıvır insanlar gibi…
KOZANLI
Bakale deyip söze başlar
Allah’ına gurban olur dağlar taşlar..
Içcık küfür etse de nezih, müstesna, zarif, beyefendi bir adamdır
Yaz kış tarlada çalışır
O misilli gençlikleri ariye gider
Acemiliğime geldi deyip
Bir daha yaşamak isterler..
Gerekirse aç gezer ama şık gezer
Uyanıktır askerde en arazi işleri kapar
Gündüz Hadise, gece Müslüm dinler
Kenar mahallede berduş,
Saimbeyli caddesinde can kuştur
Sinemaya tek girse de, yek çıkmaz
Yaşlandıkça gençleşir
Yediği kebaptan, tuttuğu takımdan
Ve sevdiği kadından vazgeçmez
Tesbihi sallamak yerine
Hakkını vererek çeker
Geliyorum dediğinde gelir
Gidiyorum dedi mi kralı durduramaz gider
Nereye giderse gitsin
Kozan ı över
İsterse dünyanın bir ucuna,
İsterse fizana gitse de
Elbet bir gün
Kozan a döner…
: Günün sözü:
“Denildiği kadar;
OKUMAYAN bir toplum değiliz tabii ki..!
Erkekler bildiğini okuyor..!
Kadınlar da onların canına okuyor…!”
Ağustosta saçıma kar yağdıran şehirdeyim yine. Hep aramakla geçiyor ömrüm. Bazen dost arkadaş, bazen Adana’da Cano, bazen İmamoğlu da Avşar kızı.. ve sen.. hep sen.
Üstümdeki ölü toprağı atıp güzel günleri düşünüyorum. Çerezci Cumali’den öteberi alıp göç yolunda, mahalleden tanıdık görür korkusuyla gezdiğimiz o eski günler. Hani geçim derdi, askeri ücret, en düşük emekli maaşı nedir bilmediğimiz.. kavgasız çabasızda yaşayabiliriz dediğimiz..
Şimdi gözlerim kör, ellerim kelepçeli. Her sokağına suçlarımı yazdığım bu Kozan boş.. ıssız. Kasım da geldi bak, Andıl ayazı da çıkar yakında. Aklımdan çıkmaz senin sevdan, istila eder durur, beni taa can evimden vurur. Ulan çekilmez artık buralar. Akşama yakın vakitlerde iki tek sigara alıp, senin sokağında sabahlarım. Geçseniz görürsünüz. Sabaha bakkal Celil kepengi kaldırıp açarken dükkanı, bir daha kaçar uykularım. Böyledir işte zehir zıkkım nöbetlerim, kendimi silinmiş bir kimliğe benzetirim. Yaşanmadan geçen yıllara bakıp yüreğime küsüyorum. Sevmek pahalı iki gözüm, ben bedavaya her gün ölüyorum.. Bir üzüntü bir korku var şimdi, birde sen varsın derken, Avşar Mustafa’nın iki oğlu da öldü, sallamaz Mustafa’yı, Halil i genç yaşta kaybettik. Özer i, kel Apo yu görmeyeceğiz artık. Bu gariplikler tütün gibi siniyor içime gülüm. Üstüne birde yalnızlığın acısı çöküveriyor. Bir sigara dumanı, bir efkar, bir acı.. yaslanacak duvarda kalmamış, bırakmıyor ki ölüm..
Bir efendilik vardı ki bende, kahveye giderken bile pırıl pırıl şeyler vardı üstümde. Kozan a bayılırdım eskilerde. Şimdi nereye baksam, kimi görsem yabancı. Biri sevabına senden söz etse..
İşte böyle bu sokaklarda seni bekleyeceğim, sen olursun diye hiç tanımadığım evlerin kapılarını döveceğim, hayırdır ne topluyorsun dilenci diyecekler. Cebimdeki yıllardır usanmadan muhafaza ettiğim resmini sunacağım. Elbette tanımayacaklar seni, kahrolacağım…
Bıraktım artık diyorum o eski mevzuları. Çay başında bir sigara yakıp, geçekte bir kaç kadeh içip kendimize gelsek diyorum. Görüyorsun aşk meşk bize göre değil. Son kez senin sokağında turlamak, uzunca bir of lan off.. çekmek, sittir olup gitsek buralardan. Kavuşmak bize nasip değil, Allah bir gibi biliyorum…