25 Ekim 2024 Cuma
O bizim için efsane polisti.
70’li yıllarda henüz ilkokuldayken ” benim emmim toplum polisi oldu” der övünerek anlatırdık.
Namuslu adamdı,
Kendisinin ve ailesinin kursağından haram geçirmedi.
Lüzumsuz boş dedikoduları sevmezdi.
Çok ciddi, mesafeli görünümünün altında şakacı tarafı da vardı.
Henüz ilkokulu bitirdikten sonra annemle babamın yanına gelmiş Kozan’da ortaokul ve lise eğitimini tamamlamıştı.
Sınıf bilincine sahipti. Kaba dürtüyü, hakim sınıfları, totaliter ve otoriter kafaları sevmez, okumayı, bulmaca çözmeyi severdi.
Kozan Devlet Hastanesi’nde sabah saat 8 mesaisine uyan Genel Cerrah Gökmen Kara ile Ankara Kırıkkale’de MKE Müdürü Endüstri Mühendisi Gökhan Kara’nın babasıydı.
Çocuklarına ve ailesine çok düşkündü.
Kayını Sanayi Esnafı Merhum Nihat Ulu’yu da çok severdi.
Hafif, yeyni insanlardan hiç hoşlanmazdı.
Annemin kendisinde emeği olduğu için çok saygı duyardı.
Çok güzel polislik anıları vardı.
Bir gün Mersin’de görev yaparken çok disiplinli bir müdür yardımcısı onu elleri cebinde görünce kızmış ve: ” Ellerin cebinde ne geziyor?” Diye çıkışınca:
” Benim ellerim kendi cebimde başkalarının cebinde değil” demiş.
Amcam iyi insandı.
Topluma faydalı evlatlar yetiştirdi.
Uzun zamandır hastanede yaşam mücadelesi veriyordu.
Bugün 30 dakika önce hayatını kaybetti.
Allah rahmet eylesin.
Saf ve temiz amcam güle güle git.
Bilmem ki orda ne yaparlar, kimler kimlere görükür?
Babama, Maho’ya, Bıçkıya, amcalarıma bizden selam söyle.
Dünya böyle işte hepimiz yeryüzünde bin yıl yaşayacak sanırız ama hayat kısa. Dünya fani. Ölümde herkesin başında.
Yıllar önce, bizim köy yolunda aracımla giderken yolun ortasında ağzı köpürmüş halde sıra sıra yatan ölmüş inekler görmüş, çok üzülmüş, fotoğraflamış “Yazık köylünün ocağına ateş düştü” başlığıyla haber yayınlamıştım.
Dönemin Sevgili kaymakamına da konuyu iletmiş, gariban köylüye 1 inek yardımının sözünü de almıştım, sonrasında kaç defa hatırlattığım halde koskoca devletin kaymakamı sözünde
durmamış geçiştirmişti.
Zatıalileri siyasi propaganda işleriyle pek meşguldü…
Cumartesi günü gerçekleşen bu olay nedeniyle ilçe tarım müdürü bizatihi gelmiş, köylüye ne olduğunu sormuş, durup dururken ineklerinin öldüğü yanıtını aldığını, daha sonrasında yapılan tahlillerde ineklere mazot mu, yaramaz bir ilaç mı sıkıldığının ortaya çıktığını söylenerek anlatmıştı.
Köylü ise kendisine kızan ilçe tarım müdürünün elini havada bıraktığına çok canı sıkılmış, içerlemiş sonrasında bir siyasi partiden aday olan bu bürokrat için “Oy için avucunu yalasın” demişti…
*** *** *** ***
Dün akşam 23:00 sularında köye giriş yaparken baktık duman
kokusu ve alevler sarmış sağ yanı, sordum ahır yanıyor dediler. İtfaiye erleri elektrik kontağından çıktığı söylenen yangını söndürüyordu.
Hemen iş güzarlık ettim, mesleğimiz ya, atladım gidip çekeyim de, eskisi gibi değil zaman değişti, devlet elini daha çabuk hareket ettirir, vicdanlı, idealist yardım elini köylüye uzatacak STK’lar, kişiler de var, diye düşünerekten tam çekim yaparken; ahırı yanan köylünün sesiyle irkildim:
“Çekme! Hele sen hiç çekme; seyire ihtiyacımız yok, çek get burdan”
Ulan yerin dibine girdim. Ortada büyük bir suçlu vardı sanki, o da haberi yapacak kişi ha!
Ne gariptir 10 yıl önce inekleri ölen köylünün ahırında yangın çıkmıştı.
Bozuldum, oldukça şaşırdım. Biz adama nasıl bir fayda sağlarız derken; köylü seyredildiğini
düşünüyor, magazin haberi mi çekiyorduk ki!
Öyle anlaşılıyordu ki köylü efendi sanki yangından memnun olan, sevinen varmış gibi öfkesini kel alaka yere kusmaya çalışıyordu.
“Ulan sen hiç insan değil misin, biz geçmiş olsun diyelim, bir yardımımız dokunur mu acaba peşindeyken sen nasıl oluyor da böyle hastalıklı cümleler kuruyorsun” demenin sırası, zamanı
değildi…
İçim içimi yedi bir şey demedim, tamam, çekmiyorum dedim,
telefonu kapattım, hızla terkettim orayı.
Belli ki adamın için yanmış,
yanmış da sanki diğer 10 muhabir çekim yapıyor o da köylüsüne “Hele sen hiç çekme” diyordu.
Bunu söylerken aslında geçmişteki kaymakam beyin gerçekleşmeyen sözünü hatırlatıyor gibiydi…
(Kimbilir belki de bilinç altında saklamıştır, büyütmüştür)
Yaşadıklarıma ve iyi niyetime oldukça üzüldüm. Ruhbilimsel çözümlemelere gittim…
Başına kötülük gelenler eğer diğer insanların sevindiklerini düşünüyorsa, başkalarının başına gelen kötülüklere de mutlaka kendileri seviniyordur…
Sürekli hayvanlarla iç içe
yaşamak insanları anti
sosyalleştiriyordur.
Bundan sonra sakın iyilik istemeyenlere iyilik yapmaya çalışma!
Herkesle konuşma, herkese
selam bile verme!
Hemen telefondaki videoyu
sildim.
İlk defa köyden soğudum…
Babam rahmetli rüyasında dahi köyü gördüğünde o gün
uğursuzluk yaşadığını, işlerin kötü gittiğini söyler, taşından,
toprağından başlardı…
Ben hep inançlı, mütevazı; fesatlığı, kıskançlığı, kötülüğü istemez, derin insan Abdullah Hoca dedemin torunu olmaya çalıştım.
Ormanları ve hayvanları sevdim, iyi insanlar da daima iyidir zaten.
Günlük hayatta hiç tanımadığımız insanların yüzlerce haberini
yapıyor, insanlara yardım eli uzanması için gayret ediyoruz.
Köylü o hale gelmiş ki, benim
yoluma kum dökeceksin ama,
gıcık aldığım şu adamda bu
yoldan geçiyor, dökmesen!
Size sorarım: Köylü hala milletin efendisi midir?
Kozan Belediye Başkanı Mustafa Atlı
döneminde profesyonel, verimli, üretken, ilkeli bir yönetim sergileneceğini umuyorum.
Gözlemlediğim kadarıyla çok güzel hizmetler gelecek, geliyor.
Daha şimdiden adliye binasının Kozan
Belediyesi’ne tahsisi önemlidir.
KÜTÜPHANE VE ETÜT MERKEZİ
1xbet
Atlı, şu anki belediye binasının üst katının z kütüphane haline getirileceğini söylüyor. Alt katlar da konusunda uzman eğitimcilerle
birlikte etüt haline dönüştürülecek.
ÇANAKLI VE TAVŞANTEPE MAHALLESİNE HALI SAHA, SPOR TESİSİ VE ÇOCUK OYUN PARKLARI YAPILIYOR
İnşallah iktidar belediyesi olmasının avantajını da Kozanlı bu dönemde görecek.
Çanaklı ve Tavşantepe mahallesine büyük kısmı hibe olmak üzere içerisinde halı sahası da bulunan spor tesisi, çocuk oyun parkları kuruluyor. Hibeden faydalanıldığı bilgisini edindim.
Bazı yerlere tenis sahası da kurulacak.
KOZAN BELEDİYESİ HALK EKMEK FABRİKASI YENİLENİYOR
Halkın sağlığını ve temel beslenmesini çok yakinen ilgilendiren ve yıllardır ihmal edilen Kozan Belediyesi Halk Ekmek Fabrikası yenileniyor, hijyen ve yenilikten payını alıyor, gerekli teknolojik yapının ısmarlandığı ve
eksiklerin tamamlanması için talimatların verildiğini de sevinerek öğrendim.
Kozan İmar Limitet Şirketi’nin de başına
hesap uzmanı bir müdürün atandığı,
Kozan Belediye Başkanı Mustafa Atlı’nın
profesyonel, verimli ve üretken, ilkeli, keyfilikten uzak bir yapıyı tesis edeceğine inanıyorum. Umutluyum.
Mustafa Atlı halkın içinde olacak. Halktan kopmayacak.
Önümüzdeki 2 Haziran Kozan’ın
kurtuluşunun yıldönümünün savurganlıktan uzak yerel sanatçılardan faydalanılarak
kutlanılacağını da öğrendim.
KOZAN BELEDİYESİ HAYVAN
BARINAĞINDA
İYİLEŞTİRMELER YAPILACAK
Mustafa Atlı başkanlığındaki Kozan
Belediyesi’nin yeni yönetimi döneminde şimdiden 100 kadar köpeğin
kısırlaştırıldığı bilgisini aldım.
Sevindim. Kozan Belediye Başkan
Yardımcısı Özgür Çoban konuyla ilgili
sevindirici haber verdi ve hayvan
barınağının genişleyeceğini, barınakta iyileştirme yapılacağını söyledi. Tam
zamanlı çalışacak veteriner hekimin de daha faydalı olacağını belirtti.
Umarız büyükşehir belediyesi de konuyla ilgili yeterli desteği verir. Uyutmaya ve itlaf etmeye kesinlikle
karşıyım. Başka yöntemlerle ıslah
edilebilir. Allah korusun, dilsiz hayvanlara zulüm yaparsak başımızdan bela eksik olmaz.
Aklıma Milli Görüş’ün Efsane Lideri Erbakan’ın sözleri geldi.
Seçimden önce çok serttiniz” diyenlere bakın ne
söylemişti:
“Seçimlerden önce ne kadar sert isek o kadar sevap kazandık; seçimlerden sonra ne kadar yumuşak isek yine o kadar sevap kazandık. Şimdi hizmet zamanı”
…
Seçim bitti, kimbilir belki de takke düştü kel göründü…
Projeleri anlatma zamanı sona erdi.
Projeler kısmı 5 yılda bir oluyor.
Siyasilerin cenazelere gitme, hastaları yoklama,
esnafları, kanaat önderlerini ziyaretleri de seyrekleşir gayri.
Bir süre kaybeden ağlar; bir süre de kazanan sevinir.
Seçimleri kazananların yanında yer almak için
gayretkeşlikler başlar.
Kazanan kişileri de maazallah çok kıskanırlar, yanında yönünde olmak da zordur. Sonra ayak kaydırma
savaşları da başlar genelde.
Her neyse:
Allah ömür verirse 5 yıl bir de bakmışsınız ki gelip
geçmiştir.
Geride bıraktığını kardır.
Toplumda bıraktığınız olumlu izler ve kalıcı
hizmetleriniz, insani davranışlarınız varsa yücelirsiniz.
Eğer milletin burnundan getirirseniz; keyfiliklerle,
baskıcı tutum ve davranışlarınızla personelleri,
esnafları, siyaseti mobbingle dizayn etmeye
çalışırsanız malum çay içecek yeriniz bile kalmaz.
Peçetenizi yiyenler de, beslemeleriniz de kaybolur giderler…
Yağcılar, yalakalar, taklacılar birer birer sıvışırlar.
Ah Hasan Öztürk ah! Bir yaşasaydı da neler anlatır, neler yazardı şimdi?
Kalın sesiyle derdi ki:
“Bre oğlum ölüden şeytan bile elini çeker,
Akılsız it baklavadan pay umar,
B.k yiyecekseniz kebap yiyenin b.kunu yeyin; b.k
yiyenin b.ku yenmez.
Akılsız iti yol kocatır,
Kazın cücüğü güzün sayılır,
Bu dünyada 2 şeye küsülmez biri Allah’â diğeri de
zengine”
Vay Hasan abim vay! Yazmakla bitmez ki onun sözleri.
Musa Öztürk haksız mı? Hadi gidin de 1 tane Ayı
Hasan Öztürk bulun! Bulamazsınız.
Beklentimiz yüksek.
Kaynaklar kıt ama profesyonel bir yönetici Kozan
Belediye Başkanı Mustafa Atlı.
Henüz ekiplerini kur(a)madı. Dikkatli ve yavaş gittiğini görüyoruz. Kamuoyuna gerekli ve yeterli biligler verilmiyor. Son 1 ayda 80 milyonluk kum dağıtılmış deniyor. Bilemiyoruz. Umarız başarılı olur.
Memleketine huzur, barış, mutluluk verir. Üretim, iş, aş için hiç durmadan mücadele ederse başımızın üstünde yeri var.
Tabi ki kolay değil Şehrül Emin şehrin en güvenilir kişisi olmalıdır.
Köprüden geçerken koyunun ayağı kırılırsa bile o
sorumludur.
Bekliyoruz.
Güzel günler görmeyi uwmut ediyoruz.
Aklıma Milli Görüş’ün Efsane Lideri Erbakan’ın sözleri geldi.
Seçimden önce çok serttiniz” diyenlere bakın ne söylemişti:
“Seçimlerden önce ne kadar sert isek o kadar sevap kazandık; seçimlerden sonra ne kadar yumuşak isek yine o kadar sevap kazandık. Şimdi hizmet zamanı”
Seçim bitti, kimbilir belki de takke düştü kel göründü.
Projeleri anlatma zamanı sona erdi.
Projeler kısmı 5 yılda bir oluyor.
yakabet
Siyasilerin cenazelere gitme, hastaları yoklama, esnafları, kanaat önderlerini ziyaretleri de seyrekleşir gayri…
Bir süre kaybeden ağlar; bir süre de kazanan sevinir.
Seçimleri kazananların yanında yer almak için gayretkeşlikler başlar.
Kazanan kişileri de maazallah çok kıskanırlar, yanında yönünde olmak da zordur. Sonra ayak kaydırma savaşları da başlar.
Her neyse:
Allah ömür verirse 5 yıl bir de bakmışsınız ki gelip geçer.
Geride bıraktığını kardır.
Toplumda bıraktığınız olumlu izler ve kalıcı hizmetleriniz, insani davranışlarınız varsa yücelirsiniz.
Eğer milletin burnundan getirirseniz; keyfiliklerle, baskıcı tutum ve davranışlarınızla personelleri, esnafları, siyaseti mobbingle dizayn etmeye çalışırsanız malum çay içecek yeriniz kalmaz.
Peçetenizi yiyenler kaybolur giderler.
Ah Hasan Öztürk ah bir yaşasaydı da neler anlatır, neler yazardı şimdi?
Kalın sesiyle derdi ki: “Bre oğlum ölüden şeytan bile elini çeker; akılsız it baklavadan pay umar; b.k yiyecekseniz kebap yiyenin b.kunu yeyin; b.k yiyenin b.ku yenmez; itin akılsızını yol kocatır. Kazın cücüğü güzün sayılır. Bu dünyada 2 şeye küsülmez biri Allah’â diğeri de zengine”
Vay Hasan abim vay.
Musa Öztürk haksız mı? Hadi gidin de 1 tane Ayı Hasan Öztürk bulun! Bulamazsınız.
Beklentimiz yüksek.
Kaynaklar kıt ama profesyonel bir yönetici Kozan Belediye Başkanı Mustafa Atlı.
Umarız başarılı olur. Nepotizmden uzak durur. Memleketine huzur, barış, mutluluk verir. Üretim, iş, aş için hiç durmadan mücadele eder.
Tabi ki kolay değil Şehrül Emin şehrin en güvenilir kişisi olmalıdır.
Köprüden geçerken koyunun ayağı kırıldıysa bile o sorumludur.
Bekliyoruz.
Güzel günler görmeyi umut ediyoruz.